Ramparts and Faces

🇬🇧 In my photography project “Ramparts and Faces”, I focus on the city walls of Istanbul. I grew up in the shadow of these ancient walls; I witnessed their splendor and heard their silent cries at every step. These massive stone walls, which once protected the city, now resemble faces full of echoes of the past.

The ruthless impact of unplanned urbanization and the abandonment of these unique structures are slowly threatening them with extinction. In the past, fortifications were the most effective way of protecting cities, but the advent of giant cannons changed everything. These powerful weapons could demolish even the strongest fortifications. When the Turks conquered Constantinople, the last bastion of Byzantium, the original function of the walls came to an end. After the conquest, these walls continued to be used for different purposes. Despite all the changes, life around the city walls continues today as it did in the past.

My photographs bring together the stone walls bearing the traces of the past with the present, as if building a bridge across time. I presented my photographs in black and white; the sharp contrast of black and white symbolizes the clash of past and present. My project also aims to raise awareness about the protection of the city walls and their preservation for future generations. On the one hand, these ancient structures stand as a historical heritage, and on the other hand, they are silent witnesses to the life that goes on around them. I hope the photographs will give the viewers the same feelings and take them on a journey into the depths of the past.

🇹🇷 “Surlar ve Suretler” isimli fotoğraf projemde, İstanbul’un surlarına odaklanıyorum. Bu kadim surların gölgesinde büyüdüm; her adımda onların ihtişamına tanık oldum, sessiz çığlıklarını işittim. Bir zamanlar şehri koruyan bu devasa taş duvarlar, şimdi geçmişin yankılarıyla dolu birer sureti andırıyor.

Çarpık kentleşmenin acımasız etkisi ve kaderine terk edilmişlik, bu eşsiz yapıları yavaş yavaş yok olma tehlikesiyle karşı karşıya bırakıyor. Eskiden surlar, şehirleri korumanın en etkili yoluydu; ancak devasa topların ortaya çıkmasıyla her şey değişti. Bu güçlü silahlar, en sağlam surları bile yerle bir edebiliyordu. Türklerin Bizans’ın son kalesi olan Konstantinopolis’i fethetmesiyle, surların asli görevi de sona erdi. Fetih sonrasında ise bu surlar, farklı amaçlar için kullanılmaya devam etti. Tüm değişimlere rağmen, geçmişte olduğu gibi bugün de surların çevresindeki yaşam devam ediyor.

Çektiğim fotoğraflar, geçmişin izlerini taşıyan taş duvarlarla bugünü buluşturuyor; adeta zamanın ötesine uzanan bir köprü inşa ediyor. Fotoğraflarımı siyah-beyaz olarak sundum; siyah-beyazın keskin kontrastı, geçmiş ve şimdinin çatışmasını simgeliyor. Projem, ayrıca surların korunması ve gelecek nesillere aktarılması konusunda farkındalık yaratmayı amaçlıyor. Bu kadim yapılar, bir yandan tarihi bir miras olarak dimdik ayakta dururken, diğer yandan çevresinde devam eden hayatın sessiz tanıkları olarak varlıklarını sürdürüyor. Umarım fotoğraflar, izleyicilere de aynı duyguları yaşatır ve onları geçmişin derinliklerine doğru bir yolculuğa çıkarır.